Deep Web ya da Derin İnternet
Merhaba
değerli okurlar. Bugün değineceğim son yılların en popüler konularından biri
olan Deep Web ya da gizli internet.
Malum çoğumuz
bilgisayarımızın veya akıllı cihazlarımızın başına geçtiğinde yaptığımız;
Facebook’ta gezinmek, Youtube’da video izlemek, alışveriş sayfalarında para
harcamak gibi sıradan şeylerdir. Fakat Web gibi insanlar tarafından kurulmuş bu
sınırsız dünyanın aslında kendi yaratıcılarının bir simülasyonu olduğunu
çoğumuz bilmeyiz.
Nasıl ki
insan doğasının evrensel iyilik mekanizmalarına eğilimli olduğu bilinse de
negatif yanlara eğilimi de su götürmez bir gerçektir. Ve bu insanın ürettiği simülasyonun
da tek taraflı(hep sıradan, hep iyi) olabileceğini ummak saflıktır.
Nasıl ki dünyada
adaletin savunucusu olan iyilik melekleri varsa insanı suça ve kötülüğe çeken
şeytanlar da mevcuttur. Bu karanlık izler şehirlerin yeraltı şebekeleridir.
Gizli kapaklıdırlar. Fakat onlar görmek isteyenlere görünürler.
Web adlı bu
simülasyon ise tıpkı hayatın gerçekleri gibi sanal-gerçeklerle kaplıdır. Amazon
ormanlarının derinlikleri veya derin denizler gibi hala keşfedilmemiş
yerlerinden tutun da şu an gezdiğiniz geniş caddelerine kadar simüle edilmiştir.
Sizin adım attığınız yerin çok derinlerinde sizden habersiz şeyler dönmektedir.
Bunları bazılarımız bilir veya tahmin ederdik hep.
İnsanoğlunun
davranışsal, duyusal ve bilişsel simülasyonunun dünya jeolojik katmanlarına
benzer katmanları vardır. Biz şu an en yüzeysel katmanda gezinmekteyiz. Bu
tabaka tıpkı dışarda kahve içip bir mağazaya girip alış veriş yapmak gibi yasal
şeylerden oluşmaktadır. Güvenlik kameraları tarafından takip edilirsiniz,
kolluk kuvvetleri ihtiyaç halinde düzeni sağlarlar. Görmeseniz de aslında sıkı
bir kontrol vardır. Web alanın da ise bunu NSI, FBI veya ülkelerin istihbarat
birimleri yapar. Bazen de devletler siteleri engellerler. Hiç bir hareketiniz
gizli kalmaz, kalamaz da. Ki günümüzde NSI'in takibiyle ilgili sansasyonel haberler
de gün yüzüne çıkmıştır.
Şimdi
gelelim şu derin web dünyasına... Elinizdeki bir şeyi kimsenin görmesini
istemiyorsanız ve bunu sadece sizin veya istediğiniz kişilerin görmesini
istediğiniz gizli bir yere koymak istiyorsanız onu kilitli bir yere koyarsınız
ya da gizli bir yere gömersiniz. Parolayı veya haritayı paylaşmak artık sizin elinizdedir.
İşte derin web te yapılan da budur. İnternetin yüzde 95 'ini kapsayan gömülü
sınırsız kaynaktır.
Bu alanın
tamamını negatif amaçlı düşünmek yersizdir. Bazı üniversitelerin “database”lerinden
tutun da devlet kurumlarına kadar aklımızın alamayacağı kadar veri bu alanda saklanır.
Bazen çok yararlı bilgilere ulaşılırken bazen de bizlerin işine yaramayan
enformasyon karşımıza çıkabilir.
Peki, bunu
nasıl başarırlar. Günümüzde internet siteleri ön plana çıkabilmek için arama
motorlarına ihtiyaç duyarlar. Sitelerini paralar dökerek arama motorlarının
görebileceği şekilde optimize ederler. Buna SEO denir. Deep Wep’te ise tam
tersi olarak arama motorlarının görmeyeceği şekilde ayarlanır.(Eskiden
devletler daha Web'e el atmadan bunlar da arama motorlarında
gözüküyordu.)Google da veya başka bir arama motorunda bulunamazlar. Sadece
sitenin adresini bilenler ulaşabilirler. Tabi bazılarında adresi bilmeniz bile
işe yaramaya bilir. Kullanıcı adı ve parolası isteyebilir.
Bu derin
internetin yaralı olduğu gibi karanlık tarafları da vardır. Buna ise Dark Web denir.
Bu kısma artık kullandığınız sıradan bir tarayıcı ile(Chrome, Firefox, vb.)girmeniz
mümkün değildir. Bilgisayarınıza özel bir tarayıcı kurmanız gerekmektedir. Bu
tarayıcının adı TOR dur. TOR bilgisayarlardan oluşan yapay bir server ağı
kurarak çok katmanlı bir güvenlik ağı oluşturur ve izlenmesi zordur. Belirli
bir seviye de anonimlik sağlar. Tarayıcının arama motoru yoktur.(Olanlar da kısıtlıdır,
pek işe yaramaz.)Kullanıcılar veya sahipleri tarafından paylaşılan .onion
uzantılı adresleri vardır.
İşte
sıkıntı burada başlamakta. Normalde Google da bir şey aratırken onu kategorize
ederek site hakkında ön bilgiler verir ve biz ona göre girip girmeme arasında
karar veririz. TOR ağında ise tamamen şansa kalmış. Karşınıza öyle şeyler
çıkabilir ki ömrünüz de görmediğiniz duymadığınız belki de akıl bile
edemediğiniz kötülükler karşılaşabilirsiniz. Çocuk pornosu, canlı işkence ve
adam öldürme görüntüleri, kiralık katil ilanları, sapıklar, tarikatlar, uyuşturucu
ve silah satışı, uluslararası terörizm ve aklımıza dahi gelmeyecek bin bir
kötülükler...
Fakat
bunların arasında gizli bilimsel deneyler ve görüntüleri, tarihi gizli belgeler,
anlaşmalar, ilaç ve kimyasal bileşimler, Wikileaks belgeleri, casusların belge
ve iletişimleri vb.
Bu gizli ve
esrarengiz bilgileri edinebilmek için yukarıda bahsettiğim kötülüklere maruz
kalabilme ihtimalini göze alıp TOR ağına girmek bana göre büyük bir hatadır.
Sırf heyecan yaşamak için görebileceğiniz şeyler yüzünden psikolojiniz
bozulabilir hatta kafayı sıyırabilirsiniz. Örneğin bu görüntüler İşid'in
televizyonlardan gösterilmediği fakat internetten arayıp bulduğunuz kafa kesme
videolarından kat be kat daha acımasız ve şiddet dolu olabilir. Bunlara maruz
kalan insanların psikolojik yardım aldıkları konusunda enformasyon vardır.
Yine de ben
sadist ruhluyum bunlara katlanabilirim diyorsanız. Buyurun derinliklere inin
ama unutmayın sizi o derinliklere çekenler "Kesinlikle seni kimse bulamaz,
burası çok güvenli! " dese bile inanmayın. Unutmayın ki Proxy ayarlarını
değiştirseniz bile bilgileriniz o Proxy şirketinde kaldığından bu şirketler
bilgilerinizi yasal mecralara istenildiğinde vermek zorundadır. Her ne kadar
girişte vekil sunucu da ve TOR serverlarında atlama alanlarınızın takibi zor
olsa bile her çıkış kaynağında iz bırakırsınız.
Bu
esrarengiz Dark Web hacker kaynar. Yaptıkları suçları üstünüze atabilirler.
Ayrıca güvenlik birimlerinin yemlerini de istemeden yutup kendinizi kodeste bulabilirsiniz.
Örneğin uyuşturucu temini yapan bir siteye girdiniz, site aslında tuzak olup İnterpol’ün
elemanları tarafından alıcıları tespit ve yakalama amacıyla kullanılabilir. Bir
bakıp çıkayım demekle bile kapınızda güvenlik güçlerini bulabilirsiniz.
Amerika’da kiralık katil tutmaya çalışan insanların büyük bir kısmı bu şekilde
yakalanıp cinayete teşebbüsten içerde yatmaktadır. Silkroad adlı uyuşturucu
satan site sahibi yakalanıp ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştır. Ve bunun
gibi nice olaylar vardır.
Eğer iyi niyetli
ve meraklı bir insansanız, siz siz olun kesinlikle TOR ağına girmeyin. Zaten
kötü insanlar kötülüğe ulaşmak için her yolu bilirler. Siz sadece uyanık olun.
Zaten unutmayın ki hiç bir şey gizli kalmaz. Bunun en güzel örneği Wikileaks’tir.
Dark Web'ten çıkıp televizyon kanallarına bile konu olmuştur. Zaten iki kişinin
bildiği sır, sır değildir. Ve elbet kalabalıklar tarafından bilinir hale gelirler.
Yeter ki uygun zaman ve şartlar oluşsun.
Şimdi
buraya kadar yazılanların hepsi doğrudur. Bu bilgiler TOR kaynaklarına aynen
ulaşarak edindiğim bilgiler olmayıp internette yaptığım çok sayıda araştırma
sonucunda bulduğum bilgilerdir. Örneğin bir yanlışı anlamak için illa o yanlışı
yapmaya gerek yoktur yanlış hakkında araştırarak da bilgi sahibi olabiliriz. Ve
doğru ile yanlışı ortaya koymak ise yayınsal bir ilkedir. Onları seçmek bireyin
özgürlüğündedir. Ben sadece öneride bulunabilirim. Ki önerimi de yazdım. Bir
daha yazayım: Aman ha TOR alt yapısını kullanmayın!
Kısaca
özetlemek gerekirse yer üstünde bildik yaşamımızdan yer altındaki kemirgenlerin
ve hazinelerin olduğu tabakayı geçtik. Ve buraya kadar hepsi gerçek dedik.
Bundan sonra anlatacaklarım ise komplo teorilerine ve matematiksel ihtimallere dayalı,
hayali veya gerçek olduğu kanıtlanmamış katmanlar.
Bu katmanlardan
ilki .closed uzantılı sitelerdir. Bu siteleri TOR tarayıcısında açabilirsiniz
fakat gördüğünüz karman çorman rakam harf ve sembollerdir. Bu şifrelenmiş
siteyi normal bir şekilde görüntüleyebilmek için özel olarak yapılmış modem
veya türevi bir elektronik cihaza ihtiyaç duymaktadır. Wikileaks belgelerinin
bu katmandan çözülerek sızdırıldığı düşünülmektedir.
Derine
indikçe dünyanın en derin noktası olan Mariana çukurundan esinlenerek ismi
verilen katmana geliyoruz. Mariana Web bir teoridir. Tıpkı Closed Shell Systems
gibi. Tesla’nın kablosuz güç aktarımı deneylerinden esinlenerek oluşturulduğu
tahmin edilmektedir. Klasik anlamda bir internet bağlantısından değil de
atmosferden yayılan dalgaları alıp işleyen süper kuantum bilgisayarlarınca işlenip
okunabilir. Âmâ ne ironiktir ki günümüzde böyle bilgisayarlar yoktur.(Bir iddiaya
göre İBM tarafından geliştirildiği söylenir.)
Peki o
zaman insanlığın şu an çözümleyemediği bu bilgi yığınını o zaman kim üretmiştir!?
Bu bilgiler nelerdir? İşte bu sorulardan sonra efsaneler devreye girer. Matrix
filmine konu olan bir sistemin varlığından bahseder bu teori. Yani tıpkı
Ziyondakiler gibi sistemin farkında olanlar ve Matrix'te yaşayanlar arasındaki
farka atıfta bulunurlar.
Tabi bu
katmandan sonra War ve Primarch System katmanları iddiası var. Çok uçuk iddialar.
Bu katmanların artık insan ve devletlerin denetiminden uzak olup tıpkı Terminatör
filmindeki Skynet gibi bir ağ olduğundan ve tüm sistemi tetikleyen bir
mekanizmadan bahsedilir(Hemen hemen).Yani bu da sanal tanrımız olsa gerek...
TOR ağından
sonraki iddialar her ne kadar ihtimal ve teori de olsa insan bazen acaba gerçek
mi diye sormadan da edemiyor? Bu arada iddiaların sahibi ben değilim fakat her
kim ortaya koydu ise ya çok iyi bir bilim kurgu zekasına sahip ya da....Evet
"da..." dan sonrasını getirip şu an yaşamını sorgulayan ve gerçeklik
algısını kaybeden insanlardan bahsediliyor. Tamam, kabul Matrix hem sinemetrik
hem de felsefik olarak çığır açtı ama realiteyi de kaybetmek çok acı bir durum
olsa gerek. Kendi gerçeklerinizi kaybetmemeniz dileğiyle.
Yorumlar
Yorum Gönder